12 Mayıs 2023
Otokar 60 yaşında!
Otokar, bundan 60 yıl önce Türkiye’nin araçlarını üretmek için yola çıktı. O gün bu gündür üretmeye, dünya çapında başarılara imza atmaya, yeniliğin öncüsü olmaya, geleceği şekillendirmeye, alanının lideri olmaya, araştırmaya, geliştirmeye durmadan devam etti. Türkiye için değer yaratırken dünyanın dört bir yanına yayıldı.
Otokar’ın hikayesinin başladığı 1963 yılı, Türkiye’de sanayileşme ve modernleşme atılımlarının olduğu bir dönemdi. Bu dönemde şehirleşmeye paralel olarak, çalışmak için bir şehirden diğerine gitmek durumunda kalan insanlar, büyük meşakkatlerle işlerine ulaşıyor, yaptıkları yolculuklar da ciddi bir efor harcıyorlardı. Çoğunlukla demir yolunun kullanıldığı bu yıllarda başka seçeneklere duyulan ihtiyaç da günbegün artıyor, yolcuların taleplerine koşan ise Otokar oluyordu. Yolcuları “modern ve konforlu araçlarla taşıma” idealiyle atılan ilk adım daha önce ülkede yapılmamış olanı yapıp “imkansız” denileni gerçekleştirmekti hedefine uzanıyordu.
Her şey Magirus’la başladı
Ülkenin ilk modern tasarımlı şehirlerarası otobüslerini üretmek üzere İstanbul Bahçelievler’deki fabrikasında Magirus Deutz lisansıyla üretime başlayan Otokar, kurulduğu yıl içerisinde hedeflediklerini ve vadettiklerini gerçekleştiriyordu. Magirus ismini alan bu ilk otobüsler, 37 kişilik kapasitesiyle, çelik kasasıyla, araç altında bulunan bagaj muhafaza yeriyle ve daha pek çok özelliğiyle öne çıkıyordu. Magirus’u farklı kılan en önemli unsurlar ise o yıllarda eski kamyonlardan bozularak yapılan ve sürekli arıza çıkaran bir araç olmaması, motorunun arka kasada bulunması dolayısıyla araç içi motor sesi düzeyinin normal bir seviyede olması ve dahasıydı.
Hemen ardından
Yan sanayi ürünlerinin gelişmesiyle 1967-1968 yıllarında 41 kişilik, hava süspansiyonlu, içerisinde barı ve tuvaleti bulunan yeni bir otobüs modeliyle kullanıcılarının karşısına çıkıyordu Otokar, bu otobüsüyle İstanbul-Münih arasında mekik dokuyan yolcularının yüzünü güldürüyordu.
Otokar, her defasında şaşırtmayı ve yeni tasarımlarla ortaya çıkmayı sürdürüyordu ve efsanelerin efsanesi, 1968 döneminin en modern şehirlerarası otobüsü olarak bilinen hafızalara Havalı Apollo olarak kazınan aracını piyasaya sürüyordu. Otobüsün ismine aynı yıl Amerika’nın fırlattı uzay aracı ilham kaynağı oluyordu. Havalı bir isme, 8 silindirli motora, 45 kişilik taşıma kapasitesine ve hava süspansiyonuna sahip olan bu uzun yol otobüsü, üretildikten sonra İzmir Fuarı’na sergi için gönderiliyordu. Sonucunda ise bir firmanın bu aracı almasıyla Havalı Apollo, Türkiye’nin bütün illerinde kullanılmaya başlanıyordu.
Magirus otobüslerden minibüslere
Otokar, 1969’da araç kullanıcılarının isteklerine göre 20 ayakta, 10 oturan yolcu olacak şekilde bir minibüs tasarlıyordu. Bu minibüsün en önemli özelliği, Deutz motorla çalışması oluyordu. Minibüsün hiçbir yerinde Magirus yazmamasına rağmen piyasanın Magirus olarak tanıdığı küçük ama bir o kadar da şirin görünümlü bu araç, kısa sürede hem yolcuların hem de şoförlerin ilgisini kazanıyordu. Öyle ki Otokar’ın kuruluşundan tam 20 yıl sonra dahi Magirus minibüsler, gözde konumlarında kalmayı başarıyordu ve 1983 itibarıyla Türkiye’de toplu taşımacılığın yüzde 95’i Magirus minibüsler görülüyordu.
2000’li yıllar
Otokar 2002 yılında ticari araç olarak otobüs işine tekrardan yöneliyordu. O güne kadar otobüse uygun özel şasiyle tasarlanan ilk küçük otobüslerini Sultan markasıyla üretmeye başlıyordu ve pazarda önemli bir yeniliğe imza atıyordu. Kısa sürede hem ülke hem de yurt dışında ilgi gören Sultan otobüsleri, yıllar içerisinde geçirdiği değişikliklerle de zamana ayak uyduruyordu.
Otokar, 2002 yılında otobüsçülüğe geri dönerken bunun Sultan’la sınırlı kalmayacağını planlıyordu. Gerek Avrupa gerekse Türkiye’de orta boy otobüste yeni bir segment yaratmak için 2007’de Doruk serisini piyasaya süren Otokar, bu sayede farklı tip araçlar için ideal bir platform geliştiriyordu. Öyle ki bu yolculuk 2007’de Türkiye’nin ilk hibrit otobüsü, 2008’de doğal gazlı otobüsü, 2012’de ilk elektrikli otobüsüyle devam ediyordu ve bu başarılar pek çok ödülle taçlandırılıyordu.
Otokar’ın bugünü
Bugün, Türkiye’nin önde gelen ticari araç üreticisi olan Otokar, sektördeki güçlü konumunu korumaya devam ediyor. Gerek tasarımları gerekse teknolojiyi kullanma gücüyle müşterilerinin ihtiyaçlarına her daim özel çözümler sunuyor, yolcu taşımacılığı segmentinde 6 metreden 21 metreye kadar çeşitlenen ürün gamıyla faaliyet gösterirken yük taşımacılığı hizmetinde ise lojistik ve nakliye sektörü için hafif kamyonlarını uluslararası standartlarda üretmeye devam ediyor. Sıfır emisyona sahip, sessiz araçlar olmasının yanı sıra taşıma gücü yüksek ve toplam sahip olma maliyeti düşük olan elektrikli otobüs ailemiz Türkiye'de ve Avrupa'da büyük beğeni topluyor. Sürdürülebilirlik ve çevre odaklı yaklaşımlarıyla toplu ulaşımda alternatif yakıtlı araçlar dönüşümü başlatan ülkelerde yollarda olmaya devam ediyoruz. Otokar’ın geniş ürün ailesi, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 75’ten fazla ülkede kullanıcılarıyla buluşuyor.
Otokar’ın hikayesinin başladığı 1963 yılı, Türkiye’de sanayileşme ve modernleşme atılımlarının olduğu bir dönemdi. Bu dönemde şehirleşmeye paralel olarak, çalışmak için bir şehirden diğerine gitmek durumunda kalan insanlar, büyük meşakkatlerle işlerine ulaşıyor, yaptıkları yolculuklar da ciddi bir efor harcıyorlardı. Çoğunlukla demir yolunun kullanıldığı bu yıllarda başka seçeneklere duyulan ihtiyaç da günbegün artıyor, yolcuların taleplerine koşan ise Otokar oluyordu. Yolcuları “modern ve konforlu araçlarla taşıma” idealiyle atılan ilk adım daha önce ülkede yapılmamış olanı yapıp “imkansız” denileni gerçekleştirmekti hedefine uzanıyordu.
Her şey Magirus’la başladı
Ülkenin ilk modern tasarımlı şehirlerarası otobüslerini üretmek üzere İstanbul Bahçelievler’deki fabrikasında Magirus Deutz lisansıyla üretime başlayan Otokar, kurulduğu yıl içerisinde hedeflediklerini ve vadettiklerini gerçekleştiriyordu. Magirus ismini alan bu ilk otobüsler, 37 kişilik kapasitesiyle, çelik kasasıyla, araç altında bulunan bagaj muhafaza yeriyle ve daha pek çok özelliğiyle öne çıkıyordu. Magirus’u farklı kılan en önemli unsurlar ise o yıllarda eski kamyonlardan bozularak yapılan ve sürekli arıza çıkaran bir araç olmaması, motorunun arka kasada bulunması dolayısıyla araç içi motor sesi düzeyinin normal bir seviyede olması ve dahasıydı.
Hemen ardından
Yan sanayi ürünlerinin gelişmesiyle 1967-1968 yıllarında 41 kişilik, hava süspansiyonlu, içerisinde barı ve tuvaleti bulunan yeni bir otobüs modeliyle kullanıcılarının karşısına çıkıyordu Otokar, bu otobüsüyle İstanbul-Münih arasında mekik dokuyan yolcularının yüzünü güldürüyordu.
Otokar, her defasında şaşırtmayı ve yeni tasarımlarla ortaya çıkmayı sürdürüyordu ve efsanelerin efsanesi, 1968 döneminin en modern şehirlerarası otobüsü olarak bilinen hafızalara Havalı Apollo olarak kazınan aracını piyasaya sürüyordu. Otobüsün ismine aynı yıl Amerika’nın fırlattı uzay aracı ilham kaynağı oluyordu. Havalı bir isme, 8 silindirli motora, 45 kişilik taşıma kapasitesine ve hava süspansiyonuna sahip olan bu uzun yol otobüsü, üretildikten sonra İzmir Fuarı’na sergi için gönderiliyordu. Sonucunda ise bir firmanın bu aracı almasıyla Havalı Apollo, Türkiye’nin bütün illerinde kullanılmaya başlanıyordu.
Magirus otobüslerden minibüslere
Otokar, 1969’da araç kullanıcılarının isteklerine göre 20 ayakta, 10 oturan yolcu olacak şekilde bir minibüs tasarlıyordu. Bu minibüsün en önemli özelliği, Deutz motorla çalışması oluyordu. Minibüsün hiçbir yerinde Magirus yazmamasına rağmen piyasanın Magirus olarak tanıdığı küçük ama bir o kadar da şirin görünümlü bu araç, kısa sürede hem yolcuların hem de şoförlerin ilgisini kazanıyordu. Öyle ki Otokar’ın kuruluşundan tam 20 yıl sonra dahi Magirus minibüsler, gözde konumlarında kalmayı başarıyordu ve 1983 itibarıyla Türkiye’de toplu taşımacılığın yüzde 95’i Magirus minibüsler görülüyordu.
2000’li yıllar
Otokar 2002 yılında ticari araç olarak otobüs işine tekrardan yöneliyordu. O güne kadar otobüse uygun özel şasiyle tasarlanan ilk küçük otobüslerini Sultan markasıyla üretmeye başlıyordu ve pazarda önemli bir yeniliğe imza atıyordu. Kısa sürede hem ülke hem de yurt dışında ilgi gören Sultan otobüsleri, yıllar içerisinde geçirdiği değişikliklerle de zamana ayak uyduruyordu.
Otokar, 2002 yılında otobüsçülüğe geri dönerken bunun Sultan’la sınırlı kalmayacağını planlıyordu. Gerek Avrupa gerekse Türkiye’de orta boy otobüste yeni bir segment yaratmak için 2007’de Doruk serisini piyasaya süren Otokar, bu sayede farklı tip araçlar için ideal bir platform geliştiriyordu. Öyle ki bu yolculuk 2007’de Türkiye’nin ilk hibrit otobüsü, 2008’de doğal gazlı otobüsü, 2012’de ilk elektrikli otobüsüyle devam ediyordu ve bu başarılar pek çok ödülle taçlandırılıyordu.
Otokar’ın bugünü
Bugün, Türkiye’nin önde gelen ticari araç üreticisi olan Otokar, sektördeki güçlü konumunu korumaya devam ediyor. Gerek tasarımları gerekse teknolojiyi kullanma gücüyle müşterilerinin ihtiyaçlarına her daim özel çözümler sunuyor, yolcu taşımacılığı segmentinde 6 metreden 21 metreye kadar çeşitlenen ürün gamıyla faaliyet gösterirken yük taşımacılığı hizmetinde ise lojistik ve nakliye sektörü için hafif kamyonlarını uluslararası standartlarda üretmeye devam ediyor. Sıfır emisyona sahip, sessiz araçlar olmasının yanı sıra taşıma gücü yüksek ve toplam sahip olma maliyeti düşük olan elektrikli otobüs ailemiz Türkiye'de ve Avrupa'da büyük beğeni topluyor. Sürdürülebilirlik ve çevre odaklı yaklaşımlarıyla toplu ulaşımda alternatif yakıtlı araçlar dönüşümü başlatan ülkelerde yollarda olmaya devam ediyoruz. Otokar’ın geniş ürün ailesi, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 75’ten fazla ülkede kullanıcılarıyla buluşuyor.
