04 Ağustos 2023

İtfaiye Araçlarının Tarihine Yolculuk

İtfaiye Araçlarının Tarihine Yolculuk
İtfaiyeciliğin tarihi yangınların tarihi kadar köklü. Antik dönemlere dek uzanan yangınla mücadele pratikleri, zaman içerisinde giderek daha sistemli bir hal alırken atlı taşıtlardan motorlu itfaiye taşıtlarına doğru gerçekleşen dönüşüm de müdahale hızını ciddi bir biçimde artırmayı başarıyor.   
 
Ateş, uygarlığın başlangıcından bugüne dek bizimle. Bu durum yangınların ve yangınla mücadelenin geçmişinin de tarihin oldukça erken dönemlerine uzanması anlamını taşıyor. Nitekim Antik Mısır’a dair bulgular, itfaiyeciliğin ilk izlerine henüz o dönemde dahi rastlamanın mümkün olduğunu gösteriyor. Bu izleri Antik Roma’da itfaiye teşkilatının kuruluşu takip ediyor. Romalı bir general olan Marcus Licinius Crassus’un öncülüğünde kurulan ekip yaklaşık 500 kişiden oluşuyor.
 
İtfaiyeciliğin daha sistemli bir nitelik kazanmasına ise bir felaket yol açıyor: Büyük Londra Yangını. 1666’da Pudding Lane’deki bir fırında başlayan ve dört gün boyunca süren yangın, kentteki konutların yüzde 15’ini yok ederken 9-10 milyon pound’luk zarara yol açıyor. Arkeolojik incelemelerle birlikte sürdüğü esnada sıcaklığın 1.700 °C’ye ulaştığı tespit edilen bu oldukça sarsıcı felaketin ardından kentte yangın sigortası şirketleri kuruluyor. Bu şirketler, müşterilerinin mallarını korumak üzere yangın söndürücü ekipler oluşturuyor. Kentteki yangınlara müdahale etmekle görevli ekipler zaman içinde Londra’nın ayrılmaz bir parçası haline geliyorlar.
 
İtfaiyeciliğin daha profesyonel bir biçime kavuşarak itfaiye araçlarıyla sürdürülmesi 19. yüzyılda gerçekleşiyor. Bu dönemden itibaren itfaiyecilikte atlı taşıtların kullanıldığı tespit edilebiliyor. Taşıt kullanımı, o güne dek yangının çıktığı alana dek yangın pompalarını taşımak zorunda kalan itfaiyecilere önemli bir avantaj ve hız sağlayarak müdahale süresinin oldukça kısalmasını mümkün hale getiriyor. Bununla birlikte, atlı taşıtların doğal kısıtlılıkları daha gelişkin taşıtlara duyulan ihtiyacı artırıyor. Yine de motorlu taşıtların itfaiyecilik sahnesine çıkması için 20. yüzyılın başına dek beklemek gerekiyor.
 
Motorlu itfaiye araçlarının kullanımı yaygınlaşırken bugün bizler için oldukça tanıdık bir durum ortaya çıkıyor: Bu araçların kırmızı renge boyanması. Bu konuya dair muhtelif tarihsel açıklamalar olsa da en yaygın açıklamalardan biri, itfaiye departmanlarının bu acil durum taşıtlarını ayırt edici hale getirmek için kırmızı rengi tercih etmeleri yönünde. Bununla birlikte, yangın söndürme araçlarında bu rengin kullanımının motorlu itfaiye taşıtlarını öncelediği ve henüz atlı taşıtların kullanıldığı dönemde dahi bunların turuncu ya da kırmızı renge boyandığı da iddia ediliyor.
 
Peki, itfaiye araçları günümüzün teknolojik gelişmelerinden nasıl etkileniyor? Bunun örneklerinden biri, Kanada’nın British Columbia bölgesinde sergilenen dünyanın ilk elektrikli itfaiye taşıtı. Taşıt, 30 kilometre menzile sahip; bununla birlikte taşıtta ihtiyaç duyulması halinde devreye alınmak üzere menzil genişletici bir ekipman da bulunuyor.
 
1963’ten bu yana geliştirdiği özgün ürünlerle otomotiv sanayisinde önemli bir konuma sahip olan Otokar’ın ürettiği Atlas kamyon da bu alanda söz sahibi bir taşıt olarak öne çıkıyor. Atlas, pek çok hizmet tipine uyarlanabilir esnek yapısı sayesinde itfaiye aracı olarak da hizmet vererek pazarda dikkat çekici bir konum elde ediyor.