23 Kasım 2020

Doğayla İç İçe Ve Huzur Dolu: Isparta

Doğayla İç İçe Ve Huzur Dolu: Isparta
Dağların, göllerin ve ovaların birleştiği bir coğrafyada; Isparta’dayız. Bu şehir ve çevresindeki yerleşimin tarihi, Yontma Taş Devri’ne kadar uzanıyor. Isparta aynı zamanda Anadolu’nun güneyinde birçok kültüre ev sahipliği yapan antik bölge Pisidia’nın önemli yerleşim merkezlerinden biri olarak biliniyor. Şehir, tarih boyunca Luvi, Arzava, Frigya, Lidya, Pers, Makedonya, Seleukos, Bergama, Roma, Bizans gibi medeniyetlere kucak açıyor. Ardından Anadolu Selçuklu Devleti, Hamitoğulları Beyliği ve en son da Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine geçiyor. Bir rivayete göre Hititler, bu şehre bereket anlamındaki Baris adını veriyorlar; Romalılar, dillerine uygun olarak şehre Sbarita diyorlar; Türkler rahat telaffuz için bunu İsbarita diye değiştiriyorlar ve zaman içinde Isparta adı ortaya çıkıyor. Isparta, adeta Türkiye’nin gizli kalmış cennet köşelerini saklıyor içinde. Doğada vakit geçirmeyi seviyorsanız stresten arınmanız için Isparta’da manzarasını seyretmeniz, havasını solumanız gereken yerler var. Özellikle hem doğayla iç içe konaklayıp hem de çevresini gezebileceğiniz uğrak noktalarını sizin için belirledik.
 
Kuyucak Köyü
Isparta’nın lavanta tarlalarıyla popüler olmasında birçok köyün etkisi olsa da bir yer var ki adı anılmadan geçilmiyor. Burası, şehrin Keçiborlu ilçesindeki Kuyucak Köyü. Köydeki lavanta bahçeleri morun tonlarıyla dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerini ağırlarken rahatlatıcı kokusuyla herkesi kendine çekmeyi başarıyor. Köyün dinginliği ve huzur veren kokusunun arasında dolaşanlar kolay kolay ayrılamıyor bahçelerden.
 
Yazılı Kanyon
1989’da tabiat parkı olarak ilan edilen Yazılı Kanyon’un derinliği, 100 ile 400 metre arasında değişiklik gösteriyor. Burası eşsiz bir bitki örtüsünü, yabani hayvanları ve arkeolojik kaynakları kollarında taşıyor. Taptaze doğasıyla sizi bekleyen bu cennete uğrarsanız kanyonun yanında uzanan yol boyunca karşılaşacağınız ağaçların mis gibi kokusundan başınız dönebilir, manzarayı seyretmeye doyamayabilirsiniz. Buraya Yazılı Kanyon denmesinin sebebi, Antik Yunan filozofu Epiktetos’tan kalma bir kaya yazıtı. “Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve koyul yola şunu bilerek: Hür kişi sadece karakterinde hür olan kişidir.” dizeleriyle başlayan “Hür İnsan Üzerine Bir Şiir”, yolu daha bir şevkle yürümenizi sağlıyor. Kanyonda ister yürüyüş yapın ister dinlenin ister çadırınızla kamp kurun… Ancak mavi ve yeşilin büyüleyici tonlarını bolca seyretmeden dönmeyin!
 
Eğirdir Gölü
Türkiye’nin en büyük ikinci tatlı su gölündeyiz. Bu güzel tabloyu yemyeşil ormanlık alanlar ve meyve bahçeleri süslüyor. Eğirdir Gölü, hem doğal içme suyu havzası hem de biyolojik çeşitlilik konusunda uluslararası düzeyde öneme sahip bir doğal güzellik. Türkiye’deki 450’yi aşkın kuş çeşidinin 225’i Eğirdir Gölü ve etrafında yaşam sürüyor. Deniz seviyesinden yüksekte konumlanan göl, yaz sıcaklarında bile ferahlatan bir dinlenme alanı.
 
Dedegöl Dağı
Batı Akdeniz’in kuzeyindeki dağlardayız. Taze bitkiler, dağların eteklerini kaplamış. Akdeniz Bölgesi’nin batısında, Isparta il sınırlarında yer alan Batı Toros dağlarının Isparta kıvrımı, 3.000 metre yüksekliğe kadar ulaşıyor. Dedegöl Dağı ise bu engebeli yapıların en büyüğü. Dedegöl Dağı, dağcılıkla ilgilenen ziyaretçilere, düzenlediği etkinlikler eşliğinde ev sahipliği yapıyor. Dağın zirvesine, kuzey sırt rotasından beş altı saat süren tempolu bir yürüyüşle ulaşılabiliyor. Dağda yol alırken Beyşehir Gölü’nün eşsiz manzarası, yanı başınızda duruyor. Burada kamp yapmak istiyorsanız en iyi seçenek, Melikler Yaylası. Dağın kuzeyinde konumlanan yayla, 1.750 metre rakıma sahip. Dağın eteklerinde yer alan Pınargözü Mağarası ise 15 kilometre uzunluğuyla Türkiye’nin bilinen en uzun mağarası.