03 Temmuz 2020

Doğadaki Dostlarımızın Can Güvenliği İçin…

Doğadaki Dostlarımızın Can Güvenliği İçin…
Pandemi sürecinde sokaklarda ve doğada hareket alanı genişleyen hayvanların can güvenliğini korumak için trafikte ekstra tedbirli olmak önem taşıyor.
 
Dünyayı saran pandemi sebebiyle birçoğumuzun evlere çekildiği zamanlar biraz olsun geride kaldı. Artık hayatımızı “yeni normal” başlığı altında sürdürüyoruz. Elbette kendimizin ve çevremizin sağlığını koruyacak bir dizi önlemle birlikte… Rutinlerimizi baştan aşağı değiştirmemize yol açan COVID-19’un sadece biz insanların hayatını etkilemediği ise aşikar. Trafiğin sakinlemesi ve hatta yolların boşalması, şehrin ortasında bile “sessizliği duymamızı” sağladı: Bu da hem sokak hayvanlarına hem de doğadaki yabani hayvanlara daha özgürce dolaşabilecekleri bir ortam verdi. Dünya genelinde, vahşi hayvanların insanlara karşı çekincelerini unutup şehirlere indiği görüldü. Gelgelelim yeni normalle beraber trafiğin yeniden hareketlenmesi, ne yazık ki hayvanlar için tehlike arz edebiliyor. Çünkü pandemi kısıtlamalarının azalması, daha fazla sürücünün yollara geri dönmesi demek. Özellikle bu sürecin, bahar aylarıyla beraber doğanın hareketlendiği döneme denk gelmesi, sürücülerin daha dikkatli olmasını gerektiriyor. Üstelik bu konuda alınacak önlemler, sadece hayvanların değil, trafiğe çıkanların can güvenliğini de kapsıyor.
 
Sokaklar ve caddeler
Pandemi esnasında bir kez daha tanık olduk ki insan yaşamı, hayvanların düzenini doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla yakın geçmişte azalan trafik de hayvanların davranış kalıplarını büyük ölçüde değiştirdi. Eskiden arabaların geçtiği yollarda daha çekimser davranan kuş, kedi ve köpekler; pandemi sürecinde değişen alışkanlıklarıyla, sürücülerin karşısına beklenmedik anlarda çıkabiliyorlar. Bu da ne yazık ki geri dönüşü olmayan birtakım kazalara yol açabiliyor. Sürücülerin şehir içinde varlığını sürdürmeye çalışan sokak hayvanlarına karşı tedbirli olmaları ve temkinli bir hızla yolculuk etmeleri, eskiye göre daha çok dikkat isteyen bir konu. Biz insanlar, trafiğe kaldığımız yerden devam ediyor olsak da hayvanlarla karşılaşabileceğimizi göz önünde bulundurmalı ve onlarla “yol paylaşımı” yapacağımızı varsayarak hareket etmeliyiz.
 
Yabani hayat
Havaların ısınması, yabani hayatta kimi hayvanların göç etmesi kimi hayvanların yiyecek bulmak için konum değiştirmesi kimi hayvanların ise yavrulaması anlamına geliyor. Dolayısıyla bugünler, vahşi hayvanların daha hareketli ve görünür olduğu bir zaman dilimine denk düşüyor. Karantina sürecinin sadece şehirdeki hayvanların değil, vahşi hayvanların yaşamlarını da etkilediğini söylersek abartmış sayılmayız. Özellikle şehirlerarası yolculuklara getirilen katı kısıtlamalar sebebiyle bu güzergahların da aylarca sessiz kaldığı bir gerçek. Bu konuda bilmemiz gereken en önemli şey, yabani hayvanların davranışlarının, şehirdeki hayvanlara kıyasla çok daha öngörülemez oluşu. Yani aracınızla uzun yolda, yüksek bir hızla ilerlerken aniden karşınıza bir geyik çıktı, diyelim… Karşılıklı zarar görmemeniz, ne yazık ki tek bir direksiyon hamlesine bağlı değil. Çünkü tehlike anında geyiğin hangi yöne doğru koşacağı önceden tahmin edilemiyor. Dolayısıyla yapmanız gereken, başlangıçta temkinli bir sürat belirlemek olacaktır.
 
‘Yeni normal’ sürüş tedbirleri
Geyik, çakal, tilki gibi büyük hayvanların yanı sıra, kurbağa, kaplumbağa, kertenkele gibi biyolojik çeşitlilik açısından kıymetli küçük hayvanlar da sürücülerin farkındalığı elden bırakmaması gereken canlılar arasında. Haliyle eski normalde de dikkatimizi talep eden bu konunun altına daha da kalın bir çizgi çekmekte fayda var. Hızın arttığı bölgelerde karşınıza çıkabilecek hayvanlara zarar verebileceğiniz gibi bunun sizde yaratacağı dalgınlık, çevrenizdeki diğer sürücülerin de dahil olacağı bir kaza zinciriyle sonuçlanabilir. Bu yüzden değişen hayvan davranışlarıyla canlı kayıplarının ve kazaların artmaması için “yeni normal”e uygun yeni ekstra tedbirler almak, ciddi boyutta önemli. Unutmayalım; sağlık, tüm canlıların varlığını kapsadığında çok daha değerli.