26 Nisan 2023

Akıllı ve Sürdürülebilir Kentler Nasıl Mümkün?

Akıllı ve Sürdürülebilir Kentler Nasıl Mümkün?
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin öncülük ettiği yenilikçi uygulamaların, kentlerin altyapı süreçlerine entegre edildiği akıllı dönüşümle ekolojik, iktisadi ve toplumsal tüm kaynakların geleceğe aktarımını odağına yerleştiren sürdürülebilirlik yolculuğu nasıl kesişir? Akıllı ve sürdürülebilir kentler, bu kentlerde yaşayanlara, doğaya ve geleceğe neler vadeder? Bir kenti akıllı ve sürdürülebilir kılan uygulamalar nelerdir? Siz de bu soruların yanıtlarını merak ediyorsanız, gelin birlikte inceleyelim.
 
Hem akıllı dönüşüm hem de sürdürülebilirlik hemen hemen her alanda son dönemin en öncelikli gündem başlıkları arasında bulunuyor. Buna kentleşme de dahil. 2050 yılında her 10 kişiden 7’sinin kentlerde yaşayacağı göz önünde bulundurulduğunda ekolojik, iktisadi ve toplumsal bakımdan sürdürülebilir ve çağın teknolojik gelişmeleriyle uyumlu kentler inşa etmek yakıcı bir gündem başlığı olarak öne çıkıyor. Peki, bu kavramlar kentleşme bağlamında tam olarak ne ifade ediyor? Hem akıllı hem sürdürülebilir kentler inşa etmek için hangi adımların atılması gerekiyor?

Akıllı kent ne anlama gelir?
Bir kente akıllı niteliği kazandıranın en temelde, mevcut bilgi ve iletişim teknolojilerine ait uygulamaları altyapı süreçlerine entegre etmek olduğunu ifade edebiliriz. Söz konusu entegrasyonun gündelik hayatı bilgi ve teknolojinin etkili kullanımı yoluyla giderek daha fazla kolaylaştırıp hızlandıracağını tahmin etmek güç değil.
 
Akıllı kentlerde kullanılan uygulamaları birkaç örnekle detaylandırarak bunların süregiden problemleri çözüme kavuşturmak bakımından ne denli ön açıcı olabileceğini ortaya koyalım:
 
Örneğin, kritik bir çöp kriziyle buna eşlik eden kirlilik probleminin yaşandığı San Francisco’da çöp konteynerlerine yerleştirilen alıcılar, konteynerler dolduğunda uyarı vererek yaşanan sorunun yüzde 80 oranında azalmasını ve bu soruna dair yerel yönetime iletilen taleplerin yüzde 66 oranında düşmesini mümkün hale getiriyor.
 
Akıllı kent uygulamalarının altyapı süreçlerine dahil edildiği bir başka örnek ise Danimarka’da hayata geçiriliyor. Su dağıtım sistemine yerleştirilen kayıt cihazları, akıllı kapakçıklar ve gerçek zamanlı bilgi toplayabilen sistemler, yaşanacak herhangi bir kaçak yahut arızanın hızla tespitini mümkün kılarak etkili ve önleyici bir hizmet sunabiliyor.
 
Özellikle büyük kentlerin en büyük problemlerinden biri olan trafik yoğunluğu akıllı kent uygulamalarının odağındaki konulardan biri olarak öne çıkıyor. Örneğin Pittsburgh şehrinde trafik ışıklarına yerleştirilen yapay zeka teknolojisi destekli alıcı ve kameralar, gerçek zamanlı kararlar almayı mümkün kılarak trafik yoğunluğunun yüzde 40 oranında önüne geçilmesini sağlıyor. Böylelikle sürücüler yalnızca vakit kazanmakla kalmıyor, daha az karbon salınımına neden olarak karbon ayak izlerini de azaltıyorlar.
 
Sıralanan örneklerin, akıllı kent uygulamalarının sağladığı faydalara dair fikir vereceğini tahmin ediyoruz. Söz konusu uygulamalar, esas olarak gerçek zamanlı bilgi toplamayı, bunları analiz etmeyi ve söz konusu analizler çerçevesinde hızlı ve etkili kararlar vermeyi mümkün kılıyor. Temel olarak makine öğrenmesi, yapay zeka ve bulut hizmetleri gibi gelişmelere dayanan bu uygulamalar, daha hızlı, erişilebilir ve konforlu bir kent deneyimini mümkün hale getirme potansiyelini taşıyor.

Bir kenti sürdürülebilir kılan nedir?
Sürdürülebilirlik yalnızca ekolojik değil, iktisadi ve toplumsal boyutları da bulunan oldukça kapsamlı bir kavram olarak son dönemde gerek şirketlerin gerek sivil toplumun gerekse de yerel otoriteler, hükümetler ve uluslararası kuruluşların gündeminin ana belirleyicilerinden biri haline geldi. Kentleşme de sürdürülebilirliğin etkilerinin duyulduğu önemli alanlardan biri olarak öne çıkıyor. Bu noktada sürdürülebilir kentlerin ne anlama geldiğini ve nasıl inşa edilebileceğini tanımlamak önem kazanıyor.
 
En temelde, sürdürülebilir bir kentin; kullanılan kaynakların geleceğe aktarımının önceliklendirildiği, en az düzeyde çevresel etki yaratmanın esas alındığı, toplumun tüm kesimlerinin refahını artırmanın amaçlandığı bir yapı olduğunu ifade edebiliriz.
 
Bu amaçlar doğrultusunda, sürdürülebilir bir kent inşasının ana odaklarından birinin erişilebilirlik olduğu saptanabilir. Bu da toplumsal cinsiyet, engellilik, ekonomik durum, gibi açılardan dezavantajlı tüm toplulukların kaynaklara adil ve eşit şekilde erişimini sağlayacak uygulamaların devreye alınmasını ve kentin tüm bileşenleri için yaşanabilir olmasını olanaklı hale getirecek iyileştirmelerin hayata geçirilmesini gerektirir.
 
Kaynakların korunarak geleceğe aktarımını odağına yerleştiren ekolojik sürdürülebilirliğin kent yaşamının bir ögesi haline gelmesi ise alternatif enerji kaynakları ve ulaşım çözümleri, gıda güvenliği, atık yönetimi, toplumun kullanımına açık yeşil alanların oluşturulması ve diğer pek çok alanda kapsamlı dönüşümleri zorunlu kılıyor.

Hem akıllı hem sürdürülebilir kentler nasıl mümkün?
Peki, kentlerin dijital dönüşümüyle sürdürülebilirlik yolculukları birbirinden bütünüyle ayrı süreçlere mi işaret eder? Aksine, bilinçli bir planlamayla hayata geçirildiği ölçüde kentlerin akıllı dönüşümü sürdürülebilirliği hızlandıran ve daha etkili kılan bir nitelik kazanabilir.
 
Akıllı dönüşüm ve sürdürülebilirliğin söz konusu birlikteliği;
  • Ekonomik ve toplumsal sürdürülebilirliğin etkili şekilde hayata geçirilmesini sağlayacak adımları atarken erişilebilir uygulamalara duyulan ihtiyacın tespitini kolaylaştırabilir.
  • Pittsburgh örneğinde gözlendiği üzere hem kent yaşamını kolaylaştıracak hem de hava kirliliğini azaltacak ve enerji kullanımını en aza indirecek çözümlerin yaygın şekilde uygulanmasını teşvik edebilir.
  • Akıllı teknolojilerin sunduğu güvenlik imkanları şehri herkes için daha korunaklı bir yapıya kavuşturabilir.
  • Elektrikli araçlar gibi toplu taşımacılıkta devreye alınacak yeni çözümlerle bisiklet ve yaya yolu gibi alternatif ulaşım yöntemlerinin ihtiyaç duyduğu altyapının iyileştirilmesi çevresel etkinin en aza indirilmesini sağlayabilir.
  • Örneğin, Otokar’ın nesnelerin interneti (IoT) tabanlı Akıllı Otobüs uygulaması, yüzde 100 elektrikli otobüsü e-KENT gibi ürün ve uygulamalar, yüksek verimli, şehirdeki trafik gürültüsünü en aza indirecek ve temiz alternatifler sunarak kentlerin akıllı dönüşümünün sürdürülebilirlikle buluşmasını somutlaştırabilir.
  • Bulut tabanlı yönetim sistemlerinin etkin kullanımı, İspanya’nın Valencia kentinde gözlendiği gibi şehirde ikamet edenlerin yaşam alanlarına dair karar alma süreçlerine etkin katılımının araçlarını sunabilir.
Tüm bu uygulamalar, alternatif enerji ve ulaşım yöntemlerinin etkin ve yaygın kullanımı teşvik ederken hem şehrin sunduğu yaşam kalitesini artırır hem de sürdürülebilirliğin tüm boyutlarıyla hayata geçirilmesini sağlayacak adımların atılabilmesini imkanlı hale getirir.